Cemo’nun fatihleri!
Yalakalıktan hiç hoşlanmam.
Bilirim ki, ağzında bal olanın kuyruğunda iğnesi var arı misali.
Ak Parti siyasetinde 2002 yılında iktidar olmadan önce kurucu bir ruh vardı.
Ve o kurucu ruh il başkanı, ipi koptuğu yerden tekrar bağlamaya gelen Şevket Orhan’dı.
Gerçi bağlayamadı ya.
Bülent Arınç, ekran başların da eze eze gerekli cevabı verdi.
Sayın Orhan, bütün bunları sineye çekerek ‘ben adayım’ dedi.
Hatta o dönem Sedat Yalçın’ın ilk tebrik etmeye gidenler tayfasında yer alarak bayağı
konuşuldu.
Bütün bunlar yaşanırken, Bursa’nın mevcut il başkanı bütün kesimlerle kavgalı.
istediğiyle oturuyor. Parti ruhunu hiçe sayıyor. Üstüne üstlük paralelle ilgili bağlantıları
ve yöneticileri olduğu Ulusal medya da sayfa sayfa dolaşıyor, o da yetmiyor cübbeli
Arınç, ekran köşelerinden hükümeti acımasızca eleştiriyor, Tayip Erdoğan’a olmadık
ithamlarda bulunuyor ve onun desteğiyle görev başında olan Cemalettin Torun’un
yemekleri gündeme düşüyor Bursa da.
Bir telefon trafiğidir yaşanıp gidiyor.
Hasan Kılıç Koordinatörlüğünde insanlar yemeklere davet ediliyor.
Hani şu Osmangazi de Refik Özen’in yönetiminde bulunan Hasan kılıç.
Aynı zamanda Cemalettin Torun’la hareket edip mükafat olarak il yönetiminin listesine
giren Hasan Kılıç.
Benim gibi onunda saçları dökük ya.
Kendini Ulubatlı Hasan sanıp, ile bayrak dikeceğini sanan Hasan Kılıç.
Sanki il yönetimi onlara bir ömür boyu tapuluymuş duruşu veren Hasan Kılıç.
Yaklaşık Elli kişilik il yönetimi gruplar halinde 3 yüz kişiye yemek veriyor.
Kimin parasıysa? Artık zengin bir il yönetimimiz var.
Sayın Tayip Erdoğan, Sayın Binali Yıldırım, “Halkla iç içe olun, halkın arasında iftar
yapın” dedikçe, bunlar kuş sütünün eksik olmadığı yer sofralarını kurarak İsrail hurmasıyla
Bağdat hurmasını yan yana yiyen, acve (peygamber hurması) hurmasını da unutan zihniyet.
Hani fakir edebiyatı yapar, oturdukları zaman gariban edebiyatı.
Zamanında geçmişiyle övünenler bugün geçmişini unutarak başkan oldum edasındalar.
Neyin başkanıysa!
Hani şu bir başkan yardımcınız var Asım Amil.
Zamanında Çelikpalasta garson olarak çalışırken şimdi porşelere biniyor da gazetelere
zafer plazada 20 bin lira aldı diye köşelere konu oluyor ya. İşte onun da içinde
bulunduğu yönetimin verdiği yemek bu.
Hani Müezzinoğlu’nun bakan olması için her zaman ki STK’lara sarılan, Doburca
tesislerinde özel tuvalet borusu döşeten, helikoteri Altepe’den isteyip danışmaya katılsın
diye Müezzinoğlu nu buraya getiren il başkanı Cemalettin Torun’un yönetiminin yemeği bu.
İşte o meşhur yemek bunların yemeği.
YOKSA SİZ DEĞİL MİSİNİZ?
Ya arkadaşlar Allah aşkına birebir konuşmalarımızda maillerde whatsap yazışmaların da “Bu
Cemalettin Torun’un yönetimi böyle yapıyor, halka inmiyor, bizi dışlıyor Bülent
Arınç’ın ekibi paralelci, ili beş kişiyle yönetiyor, ortak akıla önem vermiyor, kırıp
dökmediği insan kalmadı, ikiliği yaratan oldu” diyen siz değil misiniz?
Hiç utanmadan sıkılmadan o yemeğe gitmek de neyin nesi?
Yirmi bin lira rüşvet alındığı gazetelere düşmüş bir yönetimin yemeğini yemek helal mi?
İl danışmalar da Bülent Arınç’ı eleştiremediğiniz için, her çağırdığı yere koşulsuz gittiğiniz
için öyle bir güç hissetti ki kendisinde, ta ki Tayip Erdoğan’ı acımasızca eleştirdi de Erdoğan
ona o zat demek zorunda kaldı.
Şimdi siz, Cemalettin Toruna’da aynı şeyi yapıyor, her çağırdığı yere boynunuzu bükerek
gidiyor,eleştiremiyorsunuz yanlışlarını.
EY ŞEVKET ORHAN
Helal ile haramın yılmaz savunucusu olarak özellikle size soruyorum.
O yemeğe bir kurucu ruhu göndermemek aklına gelmedi mi hiç.
Şimdi bana kalkıp ta ‘bizim partimiz, birlik beraberliğe ihtiyacımız var’ demeyin.
Birlik beraberlik, Tayip Erdoğan’ın “Tek başıma da kalsam paralelle mücadeleye devam
edeceğim” dediğinde, Cemalettin Torun’un da ‘bende bende’ demesi gerekmiyor muydu?
Arkasında sizlerde ‘bizde biz de’ demeniz gerekmiyor muydu?
Hangi birlik beraberliği savunuyorsunuz?
Eleştirdiğiniz yönetimin haram lokma aldığı gazetelere düşerken, hiç biriniz bu iftar yemeğini
bana savunamazsınız.
İFTARI KAZA YAPIN
Rize de erken okunan ezanla nasıl oruçlarını kaza ettilerse ilk işiniz ramazandan sonra
oruçlarınızı kaza etmek olsun.
Çünkü bu parti bu zikzakları hak etmiyor.
Artık samimiyetsiz olduğunuzu açık şekilde deklare eden sizlere bunu da çok görmüyorum.
Ak Parti sayesinde, REİS sayesinde makam ve mevkilere gelerek beş yıldızlı otel lobileriyle
tanıştınız.
Siyaseti kuralına göre oynamak varken, hepiniz işin nimet tarafından oldunuz.
Yiyin, için, dağılın konuşun ama icraatta bir hiçsiniz.
BORUCULAR!
Ey yönetim. Ak Parti sayesinde tanıştığınız makamların hakkını dava mücadelesinde
vermeniz gerekmiyor mu?
Ama siz ne yaptınız?
Doburca tesislerine boru döşediniz boru.
Müezzinoğlu rahat şey yapsın diye.
Ne borusu diye soranlara da siz anlatın bi zahmet..
İl başkanınızın onayıyla bu döşenen boru da sizinde payınız var payınız.
Çünkü yanlışları arkasından konuşarak yüzüne söyleme cesareti gösteremediniz. Yüzüne de
gelince,“biriz beraberiz başkanım iyi ki yaptın” diye yalakalık yapıyorsunuz.
RED EDİYOR!
“Ya olduğunuz gibi görünün ya göründüğünüz gibi olun” diyor Mevlana hazretleri
Dursum Akan’ın Cemalettin Torun’a özel teşekkürü kulislerde konuşuluyor.
Ey Dursun Akan.
Her dönemin adamı değil, herkese şirin görünmek zorunda değilsin. Er kişiysen yüreğine,
yüzüne, yanlışı, hatasını söyle.
Teşkilatlari bu hale getiren bu zihniyet değil mi?
Oysa inandığınız din ne kadar da reddediyor riyakârlığı.
Bunların yanlışlarını yüzlerine söyleyemediğiniz için değil mi kendilerinde cesaret
bularak her şeyi yapmaya kendilerini muktedir gördüler.
Rahmetli Erbakan hocanın “İktidar olmak muktedir olmak anlamına gelmiyor” sözü
yaşadığı çileli yolculuğu çok güzel anlatıyor.
RÜŞVET!
Cemalettin Torun mahkemelik olmadığı siyasetçi, gazeteci var mı? Muktedir mi olduğunu
zannediyorsunuz? Çeşitli yollarla insanları tazminata mahkum ederek ısmarladığı yemekleri
helal mi olduğunu zannediyorsunuz?
Helal harama helal diyecek kadar fetva verecek noktada değilsiniz.
Allahın kuralları kesin.
“Rüşvet alında veren de yiyen de haram işlemiş olur.”
Allah sizden rica etmiyor emrediyor.
“Emrolunduğu gibi Dosdoğru olun” diye.
Hangi makam ve mevkide olursanız olun adaletli olun.
Her Cuma dinlemiyor musunuz bu ayeti.
Adaletiniz nerde kaldı sizin?
FIRSATI KULLANAMADINIZ
Omurgalı olup bu yemeği gitmeseydiniz, Cemalettin de ‘ben hata yaptım bu insanlar
yemeğime bile gelmiyor’ deseydi daha şık olmaz mıydı?
Ama sizde ne var biliyor musunuz?
Kapalı kapılar ardında üst siyasetçiler önünde her şeyi atın tutun.
Yüzüne gelince biriz beraberiz deyin
Arkadan nane molla…
Oldu. Yuttu millet.
Ey Allahın kulları…
Siz yanlışa yanlış demediğiniz müddetçe bu çarpıklığın devam edeceğine ve Tayip
Erdoğan’a zarar vereceğinizden hiç şüpheniz olmasın.
Hüsrandasınız hüsranda.
HALKA İHANET!
O yemekleri halkla iç içe yeseydiniz, böyle bir teklif ortaya koysaydınız, bir er sofrası er
meydanına kursaydınız o zaman kurucu ruh o olmaz mıydı?
Şimdi ilden gördüler ilçeler de başladılar eskilere özel yemek.
Hay yemeğiniz batsın.
Çok bir beraber oldunuz bir sene boyunca, çok aktivitelere çağırdınız da, milleti mesajlarla
açılışlara davet ettiğiniz insanları özel yemeklere çağırıyorsunuz.
Yıldırım, Osmangazi, Nilüfer.
Vay babam vay…
Sizin yaptığınız siyaset değil.
YAZILMAYANLAR…
Adına siyaset dediğiniz şey ile yaptıklarınızın hiç bağı yok.
Ama iyiliğiniz olmadı değil.
Sayenizde siyasetin anatomisini çizdim.
Siyaset bilimcisi oldum.
Yaptığınız yanlışlar, ilkesizlikleri analiz ede ede gerçek siyaseti öğrendim.
Ama sizin yaptıklarınız siyaset değil bunu bilin.
Millette bilsin.
Söyletmeyin artık.
Size demedim mi sabırdan sonra söylenen söz ağır olur diye.
Bak söylettiniz.
Alın ve çok iyi düşünün.
Bursa siyasetinde siyaset yapılmıyor, bunu uçan kuş biliyor artık.
Çarpık ilişkiler, menfaat, rant, makam mevki sevdalarıyla yanıp tutuşan bir anlayış
hakim.
Yöneticilerinizin yemeklerden sonra parktaki okey masalarını da yazmıyorum bile.
Ak Parti ilin teras katında İsrail hurması yiyeceksin, Medine hurmasını yutacaksın,
sonra da parka gideceksin sahura kadar okey oynayacaksın, bunun adına da siyaset
diyeceksin öyle mi?
Ve bizim omurgasız eski yöneticilerde bu oyuna gelecek, yemeğinizi yiyecek öyle mi?
Yazıklar olsun.
HEPİNİZ BİR SEDAT YALÇIN EDEMEDİNİZ
Bakın O yemeğe gitmeyenlerden biri Sedat Yalçın.
Sorun bakalım niye gitmemiş.
Korkum şu; Acaba Sedat Yalçın’ı Davet mi etmemişler? Yoksa buların yemeği yenmez
deyip de mi gitmemiş Sedat Yalçın
Eleştirdiğiniz kızdığınız, yerden yere vurduğunuz Sedat Yalçın yemeğe gitmemiş.
Aman sizin için ne büyük olay değil mi?
Alın biraz bunla oyalanın şimdi.
Sedat Yalçın’ın duruşu sizi rahatsız etse de ilkeli olmak başka şey olsa gerek.
ÖNDE GİDEN İLKESİZLER!
Hiç ortalarda görünmeyen siyasetçiler yer sofralarında bağdaş kurarak ‘seeeeeelfiiiiiii’ çekip
bir de utanmadan sanal alem de yayınlıyorsunuz ya, Millete küfreder gibi.
Dünkü çocuklar gibisiniz.
Yapmayın beyler.
Bu milletin aklıyla dalga geçmek sizin haddiniz değil.
Önünüzdeki resimlere bakın ve tümünü görün.
Ortada görünmeyen bütün siyasetçiler yemekte başköşede gözlerini İsrail hurmalarına dikmiş.
ERDOĞAN DAVASI !
Millet Tayib Erdoğan’ın arkasında durabilmek için bütün gücüyle direnç gösteriyor,
bütün yokluklara bütün zulme, İsrail’in, Rusya’nın, ABD’nin, İngiltere’nin,
Almanya’nın füzeleri Suriye’ye insin, Bursa da bir sürü ensar Suriyeli olsun, siz İsrail
hurmasıyla iftar açın.
Ayıp ettiniz ayıp ettiniz ki bu günah siz yeter.
SİYASETE YÖN VEREN KİŞİ!
Hayrettin Çakmak grubu, Şevket Orhan grubu, Nagıp Vardar grubu.
Yemek organizasyonu ve il binası..
Yani Cemalettin gel dedi derhal gittiniz. Dağılın dedi derhal dağıldınız.
Ak parti siyasetini yönlendirecek kişi Cemalettin Torun değil bunu bilin.
Siz kaybettiniz beyler.
Yanlışına yanlış demek sizin görevinizdi.
SAMİMİYET VE SİZ!
Gidin hepiniz beraber Yavuzselimde ki Suriyelilerle beraber kocaman sofra kurup kurucu
ruhla orda iftar yapsaydınız da o görüntüyü verseydiniz. Baş köşelere kurulup da sosyal
medyada 32 dişi gösterip Seyfi’nin ‘selfiiiiiiiiiii’ sini çekip sanal alemde birbirinize teşekkür
yağdırarak dostları özlemişiz demekle eskileri yad ettik demekle bu işler olmuyor.
Hiç mi bir araya gelemediniz?
Bir taneniz dışarıda organizasyon yapıp grup grup yemek yiyemediniz mi?
Ayıptır ayıp.
Paranız mı yok?
Yoksa işinden, emeğinden edilen bu gariban sofralarını açardı size.
Acve (peygamber hurması) donanımlı bir iftar sofrası hazırlardım kendi ellerimle.
Hani paramız yoksa gönlümüz zengin dostlar.
O yemekte ‘dostlarla bir araya geldik’ diyerek, ‘15 yıl aradan sonra arkadaşlarımızın
samimiyeti ilk gün gibi’ ifadesini kullanan bir arkadaşımıza, Gerçekten mi, Samimi misin?
Diye soruyorum.
Heyhaaaat ki heyhat
Tuz kokmuş tuuuuuz.
Biraz uzun oldu, sizi meşgul ettiğim için özür dilerim..
Hakkınızı helal edin!
Kalın sağlıcakla…