gelişmişlik seviyesinin en önemli göstergelerinden birinin enerji tüketimi olduğunu belirterek,
18. yüzyıldaki endüstri devriminden sonra çeşitli enerji kaynaklarından faydalanıldığını, bu
kaynakların çoğunlukla fosil yakıtlar olarak adlandırılan petrol, kömür ve doğalgaz gibi
kaynaklardan oluştuğunu söyledi. Söz konusu fosil yakıtlara bağlı olarak sera gazı salınımının
arttığına ve küresel ısınmanın gündeme geldiğine işaret eden Çakal, devletlerin söz konusu
salınımın etkilerini azaltmak adına çeşitli önlemler almaya çalıştığını kaydetti. Çakal, küresel
ısınma sürecinde bütün dünyada sıcaklığın sistematik bir şekilde arttığına vurgu yaparak,
“Küresel ısınmanın nedenleri arasında doğal ve yapay sebepler yer almaktadır. Doğal nedenler
arasında kıta kayma hareketleri ve okyanuslardaki bölgesel su akıntıları yer alırken, yapay
nedenleri arasında fosil yakıt kullanımı, atmosferde mevcut olan sera gazları birikimi, nüfus
artışı, kentleşme ve sanayileşmenin yanı sıra ormansızlaştırma da yer almaktadır. Küresel
ısınma; tarımsal değişimlere, iklimsel değişimlere, buzulların erimesine, toplumsal değişimlere,
biyolojik çeşitlilikte yaşanan değişimlere ve sağlık sorunlarına yol açmaktadır” diye konuştu.
“İş dünyasının daha fazla duyarlılık göstermesi gerekiyor”
Çakal, insanlığın ortak malı olan atmosferin kirletilmemesi için, temiz, çevre dostu ve
tükenmeyen denilebilecek güneş, rüzgar, su, biokütle, dalga, gelgit ve yer ısısı kaynaklarından
enerji üretimine yönelmek gerektiğinin altını çizerek, “Son yıllarda da önümüzdeki yüzyılın
içinde tüm dünya enerji tüketiminin hemen hemen hepsini karşılaması beklenen, hidrojen enerji
kaynakları araştırma, geliştirme, uygulama ve teknolojik cihaz ile sistemlerin geliştirilmesi
çalışmalarına ağırlık verildi ” diye konuştu. Güneş ve rüzgar enerjisinin teorik olarak
kullanımının yanı sıra güneş ve rüzgar enerjisinden elektrik üretimi ve Türkiye’nin rüzgar ve
güneş enerjisi potansiyeli hakkında da bilgi veren Çakal, 2018 Şubat ayı itibarı ile Türkiye’nin
elektrik üretimindeki toplam kurulu gücünün 86.115 MW olduğuna ve doğal gaz kullanılarak
üretilen elektriğin 27 bin 62 MW ile başı çektiğine değindi. Nükleer enerji ve nükleer santrallerin
çalışma prensipleri hakkında da bilgi veren Çakal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Enerji verimliği
adına tüm sanayi sektörlerinde ortalama yüzde 45 tasarruf potansiyeli var. Bunun yüzde 55’i
çimentoda, yüzde 25’i tekstilde, yüzde 20’si kauçukta ve yüzde 45’i de otomotiv sektöründe
mevcut. Enerji verimliliği konusunda iş dünyasının daha fazla duyarlılık göstermesi gerekiyor.
Devletimizin bu konuda 2023’e kadar stratejik planı oluşturuldu. Bursa’da 22 OSB var ve Bursa
Organize Sanayi Bölgesinde de 250’ye yakın endüstriyel işletme faaliyet gösteriyor. Bizler de
Bursa Organize Sanayi Bölgesi’nde enerji verimliliği adına yaptığımız etüt çalışmasına göre 131
altın fırsat, yüzde 22 enerji kazancı, 1,5 yıllık proje geri dönüş süresi, enerji faturalarında yıllık
yaklaşık 5,7 milyon TL’lik düşüş ve karbondioksit emisyonunda yılda yaklaşık 14.500 ton
azalma olabileceğini tespit ettik. Dünyayı tehdit eden en büyük çevre sorunlarından biri sera gazı
artışı ve küresel ısınmadır. Türkiye de küresel ısınmanın yıkıcı sonuçlarına maruz kalabilecek
riskli ülkeler arasında yer alıyor.”