Kategoriler

Yakın tarih okumaları başladı

Bursa Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Kültür A.Ş. tarafından Emir Buhari Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Yakın tarih okumaları”nın konuğu eski Adana Milletvekili Recep Garip oldu.

 AK Parti Bursa Milletvekili Osman Mesten, eski Muş Milletvekili Seracettin Karayağız, AK Parti Yıldırım İlçe Başkanı Hüdayi Yazıcı ve çok sayıda edebiyatsever ve tarih meraklısının katıldı sohbetin açılış konuşmasını yapan Emir Buhari Kültür Merkezi Müdürü Sami Özbağkıran, “Yakın tarih okumaları” programı ile toplum hafızasında yer eden militarist tarihin dışına çıkmayı hedeflediklerini söyledi. Tarihi sorgulamak gerektiğinin altını çizen Sami Özbağkıran, “Bize tarih kasten sevdirilmedi. Tarihimizle tanışacağız. 1920’lerde bu toplumun nasıl tarihinden, millî ve manevi değerlerinden soğutulduğunu anlatmaya çalışacağız” dedi.
15 Temmuz’da yaşananlara, 250 yıldan beri haçlı ittifakına karşı hilal ordularının birlik sağlayamamasın sebep olduğunu söyleyen Recep Garip, bu hain planın daha önceki darbelerden farklı olduğunun anlaşılması gerektiğini ifade etti. 80 ihtilali ve 28 Şubat sürecinin kendi jenerasyonlarını alabora eden dönemler olarak yorumlayan Recep Garip, “200 yıl öncesini bilmeyen toplumun bugün yaşananları anlaması zordur. 15 Temmuz’da yaşananlar, tarihin tezahürüdür. Dün tarihte olanlar, bugünün ilanıdır. Doğu Türkistan’ın, Afrika’nın, Filistin’in, mazlum İslam coğrafyasının nefes alabilmesi için bu milletin kıyamda durması, ayakta kalması şarttır. Şair Sezai Karakoç’un eserinde söylediği gibi bize bir kıyamet aşısı lazım” diye konuştu.
Tarih şuuru olmadan medeniyet şuuru olmaz
“Emperyalizmin, kapitalizmin, siyonizmin kana buladığı insanlık, mutlaka bir çıkış yolu bulmalıdır” diyen Garip, “21. asırda sömürgeci batının istilacı ruhu, yeniden imana, İslama ve Müslümanlara dokunuyor. İslam coğrafyasında sürekli savaşlar, sürekli terör olayları baş gösteriyor. Dünyanın başı beladan kurtulmuyorsa, bunun sebebine doğru bakmamız gerekiyor” dedi.
Tarih şuuru olmadan, şiirin, edebiyatın, hatta medeniyet şuurunun var olamayacağını söyleyen Recep Garip, “İbn-i Haldun’u okumadan, Fuzuli’yi tanımadan modern Türk şiirini bilmek ne fayda? Hece bilmeden, aruz bilmeden divan şiirini anlayamayız. Hep batı kaynaklı eserler okumuşuz. Yüzümüzü garba dönmüşüz ve bu hoşumuza gitmiş, ancak vahiy üzerinden yapılan sanata, şiire, edebiyata dönmezsek, kendi tarihimizi, kültürel, sosyal dokumuzu anlayamayız” dedi.
Milletin Osmanlıca bilmediğinden, kendi tarihini, kendi eserlerini okumaktan mahrum bırakıldığını ifade eden Recep Garip, “1923 öncesi tarih, bilim, coğrafya, gökbilimleri ve bir çok kaynak Osmanlıca yazıldı. Bunları okuyamadan tarihini, geçmişini nasıl bilir bu vatanın evladı? Osmanlıcayı bilmediğimiz, anlamadığımız için Fatih’in, Kanuni’nin divanını okuyamıyoruz. 1923 ile birlikte bütün tarihi bağlarımız koparılmış, üzerimize yeni bir dil kodlanmış. Misak-i Milli sınırlarını çizenler biz değiliz bunu çizdiler ve dayattılar. Bizim doğudan batıya İslam coğrafyasını içine alan uçsuz bucaksız sınırlarımız vardı” ifadelerini kullandı.
Osmanlı’nın kendine has davranışlarının, ikramlarının “vahiy” kaynaklı olduğunun altını çizen Recep Garip, “İnsanlar inançları ekseninde bir toplum oluşturmalı. Biz kendi içimizde farklı olanlardan, vahiy dışında beslendiğimizden üslubumuz, kişiliğimiz ve benliğimiz değişti” dedi.
Sanatın ve edebiyatın olduğu yerde medeniyetin var olacağını söyleyen Garip, Türk toplumundaki hat, tezhip, minyatür gibi geleneksel güzel sanatlarının medeniyet anlayışımızı besleyen Kur’an-ı kerimden aldığımız ilhamlar olduğunu söyledi.
Garip, “Osmanlı padişahlarının her birinin birer sanatkâr olduğunu görüyoruz. Picasso’nun bile bizim hat sanatımız karşısında dudakları uçuklamış, ‘Benim resimlerim bu sanatın yanında duramaz) özeleştirisini yapmış. Peki, bizler böyle bir ecdadın torunları olarak ne kadar sanat ile iç içeyiz?” diye sordu.
Batı klasiklerinin ve Rus edebiyatının beyinleri iğfal ettiğini dile getiren Recep Garip, “Bize ait değerleri bilmeden batılı eserleri okuyoruz. 1960’lı yıllardan itibaren batı kaynaklı eserler hep beceriksiz mütercimler tarafından kaleme alınmış. Necip Fazıl okumadan Aristoteles’i anlayamazsınız, Socrates’i anlamlandıramazsınız. Her aydın Farsça, Osmanlıca, Arapça bilmeli. Farsçayı bilmeden divan edebiyatını okuyamazsınız. Dil kaybı hafızanın, tarihin, benliğin yok oluşudur” diye konuştu.
Yorumlar

Daha Fazla Haber
BURSA
Osmangazi'de kar mesaisi başladı
BURSA
RUMELİSİAD’dan Cumhuriyet tarihine ışık tutan söyleşi
BURSA
Köy yolları kara karşı tuzlandı
BURSA
AVRUPA ŞAMPİYONUYUZ!
BURSA
ERDEN KÖYBAŞI: “ÖĞRETMENLERİMİZ, DEMOKRASİMİZİN VE BİLİMSEL EĞİTİMİN TEMEL TAŞLARIDIR!”
BURSA
169 mahalle yolu ulaşıma açıldı
ANKARA
ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNDEN KADINLARA YÖNELİK KİL ATÖLYESİ
BURSA
24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ BURSA'DA TÖRENLERLE KUTLANDI
BURSA
Kadınlar, toplumsal eşitsizliğe ve şiddete karşı sesini yükseltiyor
BURSA
Tarihi Kentler Birliği’nden Osmangazi Belediyesi’ne ödül