Geçtiğimiz aylarda benim de bizatihi gidip tanıştığım ve röpörtaj yaptığım kişilerden birsiydi Fikret Güven.
Öncesinde ise hiç tanımam etmem bu şahsı!
Ama son zamanlarda başta Bursa Valiliği, Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Uludağ Milli Parklar Müdürlüğü tarafından Bakacak Seyirtepe Mevkisi’ndeki seyyar 4 metrekarelik yerinin elinden alınmasıyla ilgili kendisine baskılar yapldığını sosyal medyada gündeme getirmişti.
Bizler de İnce Medya Grup olarak bu mağdur olan vatandaşımızın sıkıntısını ve sorunu dinlemek için Uludağ’a gittik...
Ne yalan söyleyeyim yeri görünce bende şaşırdım. Hani böyle çok şaşalı büyük bir mekan beklerken küçücük bir yerde helalinden çay ve vs. satamaya çalışan birisini gördüm.
Malum bu yerin olduğu yere baktığınızda her taraf dağ taş…
Hatta bu yerde elektrik ve suyun olmadığını duyunca da bende şok olmuştum.
Yani bu kişinin ailesiyle birlikte bu kadar zor şaartlarda bazı kurumlara kira vermesini geçtim bu hizmeti yapmasından ötürü Fikret Güven ve ailesine para verilmesi gerekmektedir.
Ayrıca bu yerde verilen hizmetin hijyen ve temizliğinin de takdire şayan olduğunu söylmem gerekir.
İşte Uludağ Bakacak’ta Fikret Güven ile görüştükten sonra kendisiyle de röpörtaj yaptım.
Çok da güzel bir röpörtaj gerçekleştirmiştim .
Ayrıca bu röpörtajın tamamını Youtube aracılığıyla ‘Necmi İnce’ adresinden izleyebilirsiniz.
Öncelikle Fikret Güven adlı işletme sahibi Bursa Uludağ Bakacak’daki Seyirtepe Mevkisi’ndeki yeri 2008 yılında ihale ile devralddığını ve bu anlaşmada dürbün alımı ve çay oçağını 10 yıllığına almıştı.
Hatta o dönemdeki ihalede 5*2 olarak 10 metrekare yer isterken ihaleyi verenler bu kadar küçük yerde bu hizmeti yapmasını uygun gördüler.
Yani asıl zülüm taa o zamanlarda başlamış.
Zaten hatırlarssanız eski yıllarda Uudağ’da tulavet ruhsatı ile otelleri dikenler kimsenin gözüne bakmazken burada 4m2’lik yere nerdeyse tüm kurumlar tabiri caizse göz dikmişler!
İşte bu olaylardan dolayıda bu yeri nasıl ele geçiririz diye birtakım gözü doymaz kişiler tarafından bazı kurumlar sıkıştırılarak Çaycı Fikret Güven’in yerini almak istediler .
Yine bu yeri almak isteyenlerin asıl amacı Uludağ’daki zirvede ürünleri yüksek fiyatlardan satarak burada da para kazanmaktı.
Bakacak’daki çay şimdilerde 1.5tl oldu ama her halükarda çok cüzi bir fiyata satılıyor.
Birileri de bundan ciddi rahatszılık duyuyorlar.
Uludağ merkezde suyun bile 5tl’den satıldığını düşünürseniz ne demek istediğimi anlarsınız.
Yine Uludağ’da en ucuz çay 10 tl iken diğer içeçekler ise 20 veya 30 tl’den başladığınıda söyleyelim.
Malum Uludağ yazın serin, kışın ise turist kaynayan bu yerde bu hizmetlerin bu fiyata vermesi bazı işletme sahiplerini rahatsız etmiş. Büyük işletme sahiplerinin rahatsız olduğu bu durumda yerel yönetim adil davranmak ve gariban vatandaşı gözetmek yerine Fikret Güven’i maddi baskılarla yıldırmaya çalıştı. Halkın yerine sermayenin yanında yer alan yöneticiler Bakacak çaycısından 30 bin lira kira talep etmenin yanı sıra 70 bin lira da içine bulunduğu konteynere ‘yaşam alanı’ diyerek fatura kesti. Cüzi miktara yaptığı satışlarla hem geçimini sağlayan hem de halka hizmet düsturuyla hareket eden bir çayçıya çıkarılan 100 bin liralık fatura yönetimdeki çifte standardı da gözler önüne serdi.
Bu çifte standarda ve adaletsiz yönetime boyun eğmeyen Fikret Güven haklı mücadelesinde bu kişi ve kurumlarla savaşırken en sonunda hiç yapmayacak bir eylem yaparak derdinin ne kadar büyük olduğunu tüm Türkiye’ye anlatmış oldu.
İşte bu eylemde Bursa Valilği’nin önünde kendini yakma olayıydı.
Gerçi bu olayı da seyyar olan yerinin kaptılması ile ilgili Bursa Büyükşehir Belediyesi ekipleri tarafından geldikten sonra yapıyor.
Yani o esnada mantıklı düşünmediğini ve derdimi daha iyi nasıl anlatırım diye çaresizlikten bu olaya kalkışmış olabilir.
Gerçi bu eylem olayından sonra Bakacak Çaycısı Fikret Güven’e gelen destekler çok oldu.
Tabiki kızanlar da….
Vatandaşların konuştukları arasında ne kadar zulüm yapıldı ki bu adam kendini yakma eylemine girdi diyerek haklı olduğunu düşünenler vardı.
İşin en ilginç yanı bu olaylardan sonra yaşandı.
Bakacak’daki Fikret Güven’in kendinin Valilik önünde yakma eylemi sonrası Bursa medyasında bu konunun gündeme getirilmesine adeta ambargo koyuldu. Başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere bazı yetkili kişiler bu haberin gündemden çıkartılması için haber yapan kurumları arayarak olaya müdahale etti. Yetkili kurumların sorunu çözmek, vatandaşa makul fiyatla hizmet veren bir işletmenin derdine derman olmak yerine bu konuyu gündeme getiren medya organlarına uyguladığı ambargo herkesi şaşırttı.
Hakikaten enteresan gelişmeler bunlar…
Şimdi sorulması gereken bir başka soru ise kim veya kimler Fikret Güven’in yaptığı bu eylemden dolayı rahatsız olup bu haberleri kaldırttılar?
Demek ki Çaycı Fikret Güven’in verdiği haklı mücadelesinden birileri çok rahatsız olmuş.
Yoksa, birisi bir eylem yapmış ne var ki bunda…
İsteyen istediği haberi haber değer etmenleri çerçevesinde yapar.
Görünen o ki Çaycı Fikret Güven’in Uludağ’da bazı rant çevreleri tarafından da takip edildiği için bazı karanlık olayların ortaya çıkmaması sebebiyle yerel yönetimin medyaya baskı yaptıklarını düşünüyorum.
Bu arada unutmadan ne hikmetse İnce Medya Grup olarak bizi hiç kimse aramadı.
Çok üzüldüm…
İnşallah bu köşe yazımdan sonra birileri beni arar da görüşme fırsatı buluruz…
Neyse gelelim bu olayda şehri yönetenlerin eksikleri varmı yok mu sorusunun cevabına?
Maalesef var….
Neden mi?
Çünkü Fikret Güven ‘in iddialarına göre mağdur olduğunu defalarca söylediği ve kimsenin yardımcı olmamakla beraber şehri yöneten mülkü amir Bursa Valisi Yakup Canpolat ‘Git başka yerde çay sat’ demesi ve yine şehrin şeh-ril emini Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın ‘Senin üstünü çizdim’ ifadelerini kullanmasının kesinlikle yakışık almadığının altını çizmem lazım.
Bir çaycının sorunu buralara kadar geliyorsa vay ülkemizin haline…
Hakikaten üzülüyorum.
Bu olay Bursa’nın sahipsiz bir şehir olduğunu bir kere daha göstermiş oldu.
Özellikle iktidar partisi olan Ak Parti yöneticilerinden başta Ak Parti Bursa İl Başkanı Ayhan Salman ve şehrin Bakanı konumunda Hakan Çavuşoğlu’nun da bu mağdur vatandaşın sorununun çözümünde yardım olmamalarının çok büyük bir ayıp olduğunu düşünüyorum.
Yoksa bu vatandaşa başta Bursa’nın Bakanı veya Belediye Başkanı veya iktidar partisinin İl Başkanı ‘Gel kardeşim nedir? Senin sorununu gel çözelim.’ deselerdi sorun buraya kadar gelmezdi diye düşünüyorum.
Özellikle bu yaşanan olaylardan sonra rahatsızlık duyan Ak Partili seçmenin başta Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş olmak üzere yine Bursa’da varlığı ve yokluğu belli olmayan Ak Parti İl Başkanı Ayhan Salman’a ciddi tepkileri vardı.
Ak Partili seçmenlerin kızgın oldukları taraf ise mağdur,mazlum ve garibanların temsilcisi olan bu partilerinde bu kişiye neden sahip çıkılmadığı konusuydu. Ak Partili vatandaşlar bu olay sonrası da sert tepkilerini sosyal medyada da yazmaktan çekinmediler.
Malum Fikret Güven’in Bursa Valiliği önündeki kendini yakma eylemi sonrasında hakkında 4 tane dosya açıldı ve akabinde göz altına alındı.
Gözaltına alındıktan sonra 48 saat geçmeden denetimli olarak serbest bırakıldığında ise ne Ak Parti’nin bir Bakanı ne Milletvekilleri ne de Ak Parrtinin İl Başkanı karşında vardı.
Peki kim vardı?
Hemen söyleyelim Chp Bursa İl Başkanı İsmet Karaca ve Chp Parti Meclsi Üyesi ve Bursa Milletvekili Av.Nurhayat Altaca Kayışoğlu vardı.
Yani kırk yıl düşünsem böyle bir tablo karşıma çıkacağı aklıma gelmezdi.
Ama oldu işte.
Ben bu kapsamda Chp Bursa İl Başkanı Karaca ve Milletvekili Kayışoğlu’na çok teşekkür ediyorum.
Hani bende dönem dönem sizlere yazıyorum ya ‘Adalet herkes için lazım’ diye işte adalet herkes için gerekli olduğunu gösteren bir olay yaşandı.
Yine unutmadan bu yaşanan olaylardan sonra Ankara’dan bazı yetkililerin başta Bursa Valisi’ni, Büyükşehir Belediye Başkanı’nı ve Ak Parti Bursa İl Başkanı’nı Bakacak’daki Çaycı Fikret Güven’in konusu için aradıkları ve konunun çözülmesi için talimat verildiği iddia edildi.
Gerçi bu konu ile ilgili de Ankara’dan bazı kişilerin bizleride aradığını ve gerekli bilgileri verdiğimizi iletmek isteriz.
İnşallah bizler de bu haklı davasında Fikret Güven abimizin yanında olacağımızı iletmek isteriz.
Konunun en yakın takipçisi olmaya devam edeceğimi de iletmek isterim.
Bizim hayatı anlamlandırmamızda ‘Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır’ bakışı her zaman vardır.
Yine rahmetli Muhsin Yazıoğlu ne kadar da güzel bir söz söylemiş: ‘’‘Haksız davada zirve olmaktansa.Haklı davada zerre olmayı tercih ederim.’’
KARADENİZ GEZİM VE TEŞEKKÜRLER
Çok değil geçtiğimiz günlerde 10 günlüğüne başta baba oçağı Trabzon ve bazı illerde ailemle birlikte ziyarette bulundum.
Hakikaten yaz aylarında Karadeniz’de yaşamak farklı bir ayrıcalık sevgili dostlar.
Özellikle Trabzon ili merkez üssü olarak görebiliriz.
Denizi, dağı ve yaylaları vazgeçilmez…
Aynı Bursa’yı anımsatıyor aslında.
Bu ziyaret sonrasında bundan böyle yaz aylarında Bursa’da kalmamanın en manıklı bir bakış olduğuna karar verdim.
Yaylalarda üşüdüğümü hatırlayınca burda kalmak çok da mantıklı değil.
Yine Karadeniz ziyaretim sonrasında dedemlerin yaşadığı Gümüşhane ilinde de kalma fırsatı buldum.
Gümüşhane yaylalarını da gezdim.
Ne yalan söyleyim Gümüşhane’nin ilçeleri olan başta Torul ve Kürtün’e hayran kaldım.
Başta yaylaları ve dağları insanı mest ediyor.
Hele hele havası ve suları ayrı bir güzel.
Nem yok rutubet yok.
İşte bu ziyaretlerim sonrasında bizleri misafir eden Gümüşhane Valisi Kamuran Taşbilek’e ve Gümüşhane’nin makus tarihini değiştirmek için başarılı projlere imza atan Gümüşhane Belediye Başkanı Ercan Çimen’e konuksever tavırlarından ötürü çok teşekkür ediyorum.
Gümüşhane Valisi Kamuran Taşbilek’e ayrıca teşekkür ediyorum. Sebebi ise kendsine ulaştıktan 2 saat sonra bizleri makamında kabul etmesi...
Gümüşhane Valisi Kamuran Taşbilek
Gümüşhane Belediye Başkanı Ercan Çimen
Malum bizler hala bazı Valilerimizden 2 yıldır randevu alamadık.
İşte bir Karedeniz gezimizin daha sonuna geldik ve yazılarımıza geri döndüm.
Zaten ilerde de Karadeniz’de bir yazlık ev yaparak artık kendi kitaplarımı yazmak istiyorum.
İllerleyen yıllarda da zaten köşe yazılarıma ara verip kendi kitaplarıma zaman ayıracağım.
Son söz olarak Bursa’da yaşayan vatandaşlarımıza tavsiyem tatlile güneye gitmek yerine muhakkak Karandeniz’e gitmeleridir. Emin olsunlar ki pişman olmayacaklar.