Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Doç.Dr Selçuk Özdağ yaptığı açıklamasında;" İçişleri Bakanlığı bütçesinin konuşmalarında küfürler hakaretler havada uçuştu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, eleştirilere karşı önüne geleni "şerefsizlikle,suçlayarak" cevap verdi dedi.Bu toplantıları vatandaşlar da izliyor. Yukarıdakiler öksürse aşağıya hastalık olarak yansıyor. Onun için konuşmasına dikkat etmesi gerekiyor. Söz orada başlayıp orada bitmiyor, dalga dalga yayılarak toplumsallaşıyor. Yeni kavgaların, husumetlerin tetikleyicisi oluyor.
Muhalefet Soylu'ya uyuşturucu baronlarıyla, kara para aklayıcıları ile çıkan resimlerini soruyor. Muhalefetin bir görevi de budur. Soylu'ya düşen, karşı suçlamalar yapmak değil bunlara açıklık getirmektir. Sezgin Baran Korkmaz, Soylu ile görüştükten bir gün sonra firar etti. (Sedat Peker’in iddiasıydı,Süleyman Soylu bu iddiayı yalanlamadı).Bu kaçışın o görüşme ile alakasının olup olmadığını muhalefet elbette soracaktır. Bir İçişleri bakanının görüştüğü kişi veya kişilerin konumunu araştırması zor değildir. Yapay zeka ile bunu iki dakikada tespit etmek mümkündür. Dolayısıyla Soylu açısından bilmemek, gafil davranmak gibi bir durum söz konusu olamaz.
Soylu, sorulara cevap vermek yerine hep kaçmayı, muhalefeti suçlamayı tercih etti.Resimlerini soranlara sizin liderlerinizin de resimleri var dedi. Bu niye suç işledin diye sorduğunuz kişinin sizde işlediniz diyerek kendini savunmasına benziyor. Başkasının suçu sizi aklar mı? Demokrasiler hesap verilebilirlik rejimleridir. Herkesin sorma, sorgulama, gerçeği öğrenme hakkı vardır.Bunu demokrasinin bir gereği gibi görmek yerine tepki ile karşılamak cevap verememenin ifadesidir. Hele kullanılan üslup çok çirkindir. Bu üslup iktidarın profilini düşürmekten başka işe yaramıyor.
Demokratik bir ülkede bu tip siyasetçiler bir gün bile bakanlık yapamazlar. Devlet adamı üslubu dediğimiz üslubun zerresi Soylu'da yok. Bir siyasetçi her ağzına geleni söyleyemez. Söylememeli. Bunun toplumdaki akislerini düşünmeli. Soylu, sıkıştığı yerde muhalefeti HDP ile işbirliği yapmakla suçluyor. Geçen hafta hangi ittifakın HDP ile işbirliği yaptığı, yapmak istediği ortaya çıktı. Soylu, HDP ile ilgili bu kadar çekincelere sahipse önce kabinedeki arkadaşı Bekir Bozdağ'a bakmalı. HDP'nin kapısına giden Millet ittifakının bileşenleri değildi, hükümetin bir bakanıydı. Bu ziyaret Cumhur İttifakının Millet İttifakına yönelik bütün eleştirilerini anlamsız hale getirdi.
Sözün özü şudur: Toplum ahlaklı siyaset istiyor. Kendini yönetenlerin sözüne ve haline inanmak istiyor.Ülke menfaatlerini, kişisel çıkarlardan üstün tutmasını istiyor. Kirlenmiş isimlerin siyasetten tart edilmesini, kenara atılmasını bekliyor. Soylu, uzun zamandır tartışmaların tam ortasında bulunuyor. Konuşurken, tartışırken hiç bir sınır tanımıyor. Sadece kendisine değil, temsil ettiği topluma da zarar veriyor.Daha birkaç gün önce Tolga Şardan, İstanbul Emniyet müdürünün sözlerini gündeme taşıdı. Soylu'nun," Sararlar operasyonundan niye haberim olmadı" sözlerine İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş; "çünkü size her haber verdiğimizde sızma oluyor" diye cevap verdiğini iddia etti. Memurunun itimat etmediği bir bakana Cumhurbaşkanının hangi gerekçe ile itimat ettiğini anlamak gerçekten zor. Türkiye'ye böyle bir bakanı da yönetimi de hak etmiyor.Devlet bu üslupla da bu kadroyla da yönetilmez. Soylu'yu korumak bu sokak üslubunu korumaktır." Siyasette seviyeyi kimsenin bu kadar düşürmeye hakkı yoktur diye açıklamasında bulundu.