Evet sevgili okurlarım.
Dikkat edin bir yıldır hep Adaleti ve Hukuk sistemini yazıyorum.
Çünkü bir ülkede bağımımsız yargı işlemezse,Hukuk düzeni bozulmuşsa o ülkede
kadın ve çocuk ciniyetleri ve mafya çeteleşme önlenemez.
Şu anda Türkiye’nin ekonomiden hukuka, eğitimden dış politikaya, tarımdan kadın
ve çocuk cinayetlerine kadar çok önemli sorunları var. Bu sorunların her biriyle ilgili
sayfalar dolusu iktidar eleştirisi yapılabilir. Aslında bir taraftan bakınca hiç de
eleştiriye gerek yok, çünkü bu sorunları toplum en can yakıcı haliyle bizzat yaşıyor
ve iktidara notunu zaten veriyor.
Dolayısıyla gazeteler, televizyonlar, yazarlar, yorumcular nasıl bir hikaye yazarsa
yazsınlar, hikayenin en dramatik olanını yoksullar yaşayarak yazıyor.
Ama bu ülkenin çok daha derin ve neredeyse tamiri giderek imkansız hale gelen
büyük bir sorunu var; adaletin içler acısı hali...
İşte bütün bunlar, sorunların ‘anası’ olan hukuksuzlukla başlıyor. Çünkü hukuk
olmayınca adaletin terazisi doğru tartmıyor. Adaletin terazisi bozulunca insanlar
özgürlüklerini kaybediyor ve yıllarca haksız yere cezaevlerinde tutuluyorlar.
Hukuk olmayınca ekonominin de terazisi bozuluyor. Bu yüzden işçiler, emekliler,
asgari ücretliler ekonomiden paylarına düşmesi gereken hakkı adil bir şekilde elde
edemiyorlar.
Hukuk olmayınca yabancı yatırımcı güvenle ülkeye gelmiyor, yerli iş insanları da
yatırıma cesaret edemiyor. Ve yatırım olmayınca refah artmıyor, işsizlik her geçen
gün çığ gibi büyüyor.
Bu durum doğal olarak ‘adil yargılama’ konusunda zihinlerde şüpheler oluşturdu.
Zira biliyoruz ki zanlıların 27 şirketine kayyum atanmış, lüks araçları emniyetin
kullanıma verilmişti. Hukukçular, iddianamede; yasa dışı bahisten gelen paraların
“soğuk cüzdan yöntemi” ile sisteme sokulmadan transfer edilerek aklamaya tabi
tutulduğunu belirterek, delillerin sabit olduğunu, ancak MASAK raporunda,
örgütsel bir faaliyetinin olmadığı, yasa dışı bahse, kara paraya yönelik herhangi bir
tespit bulunmadığı belirtilince davanın seyrinin değiştiğini iddia ediyorlar.
Ama esas vicdanları yaralayan mesele, Dilan Polat’ın, eşinin tahliye kararı
sonrasında söylediği şu sözler: "Allah'ım şükürler olsun, devletimiz sağ olsun."
Doğal olarak insanlar, “Demek ki Allah’a ve devlete dua edince, adalet böyle tecelli
ediyormuş!” diyerek adalete olan güvensizlik duygularını böyle ifade etmek
zorunda kalıyorlar.
Hukuk olmayınca çiftçi alması gereken uygun kredi ve desteklerden mahrum
kalıyor. Çünkü onlara verilmesi gereken parasal kaynaklar, iktidarın etrafında her
gün daha da zenginleşen imtiyazlı zenginlerin cebine ucuz kredi ve ‘vergi affı’
olarak aktarılıyor.
Hukuk olmayınca kadın cinayetleri önlenemiyor, yerli ve yabancı uyuşturucu
tacirleri, kara paracılar saltanatlarını sürdürmeye devam ediyorlar.
Memleketin içinde bulunduğu ahvali daha iyi anlayabilmek için örnekleri daha da
uzatabiliriz ama şimdilik bu kadarla iktifa edelim...
Hal böyleyken, her gün ülkenin görüntüsünü karartan ve de zihinlerde yeni soru
işaretleri bırakan tartışmalı hukuki kararlar, ne yazık ki vicdanları yaralamaya
devam ediyor.
Bilindiği gibi sosyal medya fenomeni Dilan Polat, eşi Engin Polat ve beraberinde
tutuklu yargılanan sanıklar, Örgüt kurma, kara para aklama ve ‘yasadışı bahis’
suçlamalarıyla 40 yıla kadar hapisle yargılanıyorlardı. 10 aylık bir tutukluluktan
sonra geçtiğimiz günlerde tamamı tahliye edildi.
Osman Kavala, Can Atalay, Sinan Ateş, Çorlu, 6 Şubat depremleri gibi sembol
davalarda adalet talebi bir türlü yerine gelmezken kara para aklama suçlamasıyla
haklarında 440 yıla kadar hapis cezası istenen Dilan-Engin Polat çiftinin tahliye
edilmesi toplumun adalete olan güvenini bir kez daha derinden yaraladı.
Kim ne derse desin, hukukun geldiği bu nokta, toplumun adalete olan güvenini
daha da derinden yaralayacaktır. Her ne kadar Adalet Bakanı “Tutuksuz
yargılanması suçsuz olduğu anlamına gelmez. Yargı en doğru kararı verir” dese
de bu sözlerin toplumda hiçbir karşılığı yok.
Madem bakanın da teyit ettiği gibi Dilan tayfası tutuksuz yargılanabilir, peki o
zaman yıllardır hala cezaevinde tutulan Osman Kavala, Can Atalay ve
arkadaşlarına neden aynı muamele uygulanmadı?
Galiba haksız yere cezaevinde tutulanlara “Siz de Allah’a ve devlete bolca dua
edin, adalet yerini bulur” dememiz gerekiyor.
Maalesef hukukun, adaletin geldiği yer burası... Hukuk devleti anlayışı
kaybolunca, bolca dua etmekten başka bir seçeneğimiz kalmadı anlaşılan...
Bu ülkeye yabancı yatırımcı gelmesi için bağımsız, düzgün işleyen bir hukuk
sisteminin olması gerekiyor.